Scott Frank'in Godless isimli minidizisini tesadüfen denk geldiğim bir Steven Soderbergh podcast'i sayesinde fark etmiş ve bir çırpıda izlemeye koyulmuştum. Soderbergh'in yapımcısı olması, kendisini dinlemeyi ve okumayı en az izlemesi kadar -hatta belki izlemekten çok- sevdiğim için önemli bir referanstı kuşkusuz. Western anlatılarına daha düşkün olduğum bir döneme denk gelmesi ve dizinin revizyonist Western anlatılarına da revizyonist yaklaşımının etkisiyle çok keyif aldığımı ve orantısız biçimde sürekli övdüğümü hatırlıyorum. Fakat hepsinden öte, Godless, Western'i sadece bir janr olarak değil bir stil olarak ele alması ve ulus kurma mitini de madenciler üzerinden arka plana koyan anlatısıyla hayli heyecanlandırıcıydı. Frank'in yeni minidizisi The Queen Gambit ise Soğuk Savaş döneminde, tam da döneme uygun düşen satranç etrafında geçen ama oyunun kendisi üzerine olmayıp onu adeta bir anlatı deseni olarak kullanan sürükleyici ve albenili bir iş. The Queen's G